30 Haziran 2009 Salı

Şimdi ölmek vardı koynunda
Yıldızları seyredip
Ellerin avuçlarımda
Mis kokan saçlarının gölgesinde
Başım göğsünün üzerinde
Şimdi ölmek vardı koynunda

Battaniye gibi sarsalar kefeni üzerime
Azrail gelip ninnisini söylese
Sonsuz uykuya dalayım diye
O çok sevdiğim yüreğin, yüreğimin dibinde
Tanrının huzuruna gitmek vardı şimdi

Kimi zaman yarım kaldı cümleler dilimde
Kimi zaman sabahın arifesinde öksüz kaldım gecede
Kimi zaman yüreğimin çağlayana döndüğü yerde
Çarpıp kapıyı gittin birçok kere
İnan çok kızdım bu kör kadere

Sen orda ben burada hasretinle
Uzayan günler kılıç gibi keskin ilmek oldu nefesime
Kesti, boğdu ama sensiz ölemedim yar sensiz uzak bu yerde

Diyorum ya şimdi ölmek vardı koynunda
Öylece sere serpe
Gözlerine dalıp son birkaç saniye
Bırakta dökülsün dudağından birkaç kelime
Duyayımda
Gideyim seni bekleyeceğim o yere

Elveda Papatyam Elveda

Aşkım bir kolye olsun koynunda
Gerçek aşklar asla ölmez bu fani dünyada
Tırnaklarımızla kazıyarak yaşattık biz bu aşkı
Cehennemde kavrulsamda hatırlayacağım o tadını
Etme,eyleme dedim dinlemedin lafımı
Kalbimde öyle bir acı varki , beklemezdim bu kadarını
Bir deli şair oldum çıktım bu sevdanın sonunda

Elveda papatyam elveda….

Yazar : Burak Şahin GÜLÜ

Aşk Şiirleri Bir Başka

Aşk şiirleri bir başka bu kalpte
Seninle atıyor seninle heyecanlanıyor
Aşk şiirleri seni istiyor sana ağlıyor
Bilmem gün gelir seni bir daha görürmüyüm
Tek bildiğim şey seni aşk şiirlerindeki aşklardan bile çok sevdim
Aşk şiirleri…

Ahhh bu aşk şiirleri :)

Yazar : Burak Şahin Gülü

AAAŞŞŞKKK

AAAŞŞŞKKK

AŞK NEDİR Kİ FUL KOKULUM,
AŞK, BİR FİNCAN
TÜRK KAHVESİ KADAR,
“SADE” Mİ DİR?
ÜÇ-BEŞ ZİBİDİNİN,
AĞZINDAKİ KÜFÜR MÜDÜR?
YOKSA, BAYGIN BAKIŞLI BİR LEYDİNİN
DUDAĞINDAKİ ÇAPKIN GÜLÜŞ MÜDÜR?
YOK YOK,
AŞK BUNLARIN HİÇBİRİDİR,
YA DA,YOKSA,HEPSİ MİDİR?
KAFAM KARIŞTI BE GÜZELİM,
YOKSA AŞK,
BU KAFA KARIŞIKLIĞI MIDIR?

Zarif HuzurLu

Eylül

Sana merhaba dediğimde yüzüme bakmadığın günü hatırla
Güneş içimi yakarken ,
Alnımdan terler akarken ,
ben o heyecanla ,
O şevkle ,
Bir önceki günün verdiği cesaretle ,
Sana ” merhaba ” dememiş miydim?
Aylardan ” eylül ” değil miydi söyle..!

Ağaçlar yeni yeni soyunurken ,
Bulutların gökyüzünü henüz kapladığı
Yağmurun habercisi soğuk rüzgarların estiği zaman
Acaba üşüyor mu diyen ben değil miydim ?

Sana ” seni seviyorum ” dediğim günü hatırla !
Cemre çoktan düşmüştü bile.
Çiseleyen yağmurun altında
Senin gülen gözlerine bakarak
” sana aşığım ” diyen,
Her sabah eylül’ün ılımsı soğuğunda
Evden çıkmanı bekleyen ben değil miydim ?
Aylardan “eylül” değil miydi..?

Sana yazdığım şiirlerin yüzüne bile bakmadan yırtıp attığında ,
Başında karabulutlar yok muydu ?
Oysa o şiirlerde sen vardın…
Sana olan aşkım vardı…
Bir türlü anlayamadığın ben vardım
Oysaki sen Aralık’tın , Ocak’tın , şubat’tın..!
Eylül kadar bile ılık olamadın..!

Eylül’dü poyraz esiyordu…
Dudaklarım kurumuştu.
O dudaklar ismini binlerce kez hecelemişti.
Artık hecelemeyecekler , artık kurudular,
Sana olan aşkımda kurudu
Sonbaharımı kışa , yağmurumu kara çevirdin..!
Güneş artık vurmuyor odama
Söndürdün Güneşimi, Öldürdün Eylülümü

Eylül’dü poyraz esiyordu…
Penceremden çiseleyen yağmuru izlerken
Sen geldin aklıma birden…

Kurmaca aşklar

Aşk sandımda düştüm kucağına
Kor sıcaklığındaki yüreğim
Sarsın istedim bedenini…
Ilık bir bakış eksikliğindeki gözlerim
Yüzsüz istedim derinlerinde…

Sevdalar istedim saflıkla bezenmiş
Sevdanı istedim
Hani kimsede sığınamayan…
İlmik , ilmik dokuyacağım
Yüreğimin en narin miliyle…

Çok mu şey istedim ?
Ya da imkansız mıydı çözemediğim lügatında..?
Belkide zor şeyler istedim
Bilemezdim ki zor olsa da , imkansız olsa da…
Sende hiç varolmadığımı..!

Oysaki boşuna çırpınıp durmuş
Kor sıcaklığındaki yüreğim
Hiçbir rolümün olmadığı aşk oyunlarında…
Halbuki ben o oyunlarda
Yalnızlığı bile oynardım
Şans tanısaydın…

Uzaktan , uzaktan yalnız olurdum sana ,
Abecesi benden sorulurdu yalnızlığın ,
Finali olurdu oyunun sevdamı haykırışım
Sana değil ama ; dünyalara…

Sen hiç olmadın
Ben hep vardım
Sana aşkı yazdım
Sen hep karaladın

Sanmaki ; başrolünü oynadığın
Kurmaca aşklara
Ben değil ;
Sen kandın..!

Gittin ya…
Yoksun ya…

Alışmışken gözlerinin bile uzaklığına
Sevmelere tiryaki bu yüreğim
Bıraktın ya beni
her solukta yeniden doğmuşluğun huzuru
kokunla…

Şimdi yoksun !
ve yok sabah rüzgarlarında
Tenime deyecek tenin
Nefesimle sevişecek nefesin…

Geziyorum sokak sokak
Yürüyorum kaldırımları
ve bakıyorum herbir yana
senmiş gibi boşluklara
Kırık döküğüm bakamıyorum aynalara…

Yine bekliyorum
Hep bekliyorum
Beklemeler oldu sensizliğim
Dönmeyeceksin biliyorum…

Şimdi sorarsan eğer
Nerde,nasıl ne yapıyorum?
Tenimde bıraktığın kokunla
Nefes almaya çalışıyorum…

relativista

Saklambaç

Aşk ile saklambaç oynuyor gibiyiz…
Hiç sobelenmemek üzere saklanmış bir yerlere.
Ben ise yorulmaksızın onu arıyorum.
Tam buldum derken, yanıldığımı anlıyorum.

Kolay değilmiş “aşk oyunu”…
Başetmek zor, bulmak daha zor…
Ama aşktan vurgun yemişlere sözüm var, pes etmeyeceğim!
Sobeleyeceğim “aşk”ı…

GodNarnia…Salih KARADAĞ

Aynı Kalp

Sığmıyor sevgim,
Yetmiyor kalbim…
Haykırmak istiyorum dünyaya.
Dağlara kazımak istiyorum adını.
Yıldızlara sesimi duyurmak,
Okyanuslarda ses getirmek istiyorum.

Sığmıyor sevgim,
Taşıyor, taşıyor…
Her uzvum; “sen” diye atıyor.
Daha da fazla sen için;
Seviyorum, seviyorum, seviyorum…
Bana yer kalmadı bende.

Gülüşün oldu gülüşüm,
Yürüyüşün, bakışın, soluşun…
Kısacası ben, sen oldum.
Kendimi sende buldum.
Ve oracıkta bıraktım emanetimi,
Geri almaya da hiç niyetim yok gibi.

Şimdi gözden ıraklardayız.
Ayrı diyarlarda yaşıyoruz.
Ayrıyız, ama aynıyız…
Ayrı bedenlerde, aynı kaderi,
Ayrı bedenlerde, aynı kalbi taşıyoruz…

GodNarnia-Salih KARADAĞ

Elveda Öncesi Serzeniş

Ciğerlerim nefes almayı unuttu,
Parmaklarım ise nasır tuttu.
Hasretin göz pınarlarımı kuruttu,
Dönmeni beklemek; son bir umuttu.

Zaman sana işlemeye başladı,
Işıklar birer birer kapandı,
Vücuduma ağırlık bastırdı,
Kutla bugünü, gözlerim karanlığa daldı.

Seninle açılan bu gözler, senden ötürü kapandı,
Acı ve gözyaşı yine kazandı.
Mezar taşıma adım yazıldı,
Altına da, imzan atıldı.

Birleşmez semada avuçların, bilirim,
Hiç umrunda değildir hâlim benim,
Çürüdü sana olan aşkım gibi tenim,
Senin de çekmendir, son dileğim.

ELVEDA

GodNarnia-Salih KARADAĞ

Ufuğu Gözlerken

Ufuğu Gözlerken

Hangi roldeyim bilmiyorum.
Bir karamboldeyim, gidiyorum.

Dünyamın ışığı zaten loş;
Sözler boş, nağmeler hoş.

Gönül yanmadıkça göz yaşarmazmış,
Sen girmeseydin dünyam kararmazmış.

İşte kelimelerin tükendiği yerdeyim.
Çünkü; hâlâ senin derdindeyim.

Yalnız değilim, çünkü hayalinleyim.
Hamurumla, kaderimin ellerindeyim.

Sen nefesim, düşüncem, aşım herşeyimsin,
Anla artık, sen benim helâlimsin!

Merhaba

Merhaba

Yaşamak için, aşık olunmalı…
Çünkü aşk; yaşamın besleyicisidir.
Hayata ikinci bir merhabadır…

Göremediklerini görmen,
Duyamadıklarını duyman,
Hissedemediklerini hissetmen,
Tadamadıklarını ise tatman…
Bunların hepsi, aşkın eseridir.

Oysa ki aşksız yaşamak;
Tek başına zar atmak,
Bir amaca yürümeyen adımları tüketmek,
Geçici mutluluklarla kendini tatmin etmektir…

Ne mutlu aşkı tatmış olana,
Ne mutlu ki onlara; hayatla bir kez daha tanıştılar.
Üstelik bu defa,
Alışılmışın çok dışındaki bir hayata;
Merhaba…

Salih KARADAĞ *GodNarnia*

Sarhoş sevgi

Ortada bir sevgi var başıboş
Kime ait olduğu belli değil
Misali sarhoş…

Sevgim yola çıkmış
Yollar kapalıymış ne çıkar
Sevgim kalbinin yolunu bilmiyor mu?
Elbet oraya varmasını bilir.

Kaderin emrine uymak zorunda mıyız?
Hem kadere boyun eğenleriz
Hem de ona dizgin çekenleriz !
Hah ! İnsan deli olur
Yasak olan ne?
Ellerinin ellerime değmesi
Dudaklarının dudaklarıma

Bütün sorun burada:

Sevgi:Ellerinde,Dudağında nefesinde
Sevgi:Bastığın yerde saçının her telinde…

Söz verdim…

Söz verdim…
Umuda yelken açmışken geceden kalma özlemlerimde,
unutmuşken senden kalanları
Dur demişken yüreğimdeki koca çırpınışlarına
Ne olur girme düşüncelerime yorma beni…

Söz verdim senden sonra hayata…
Söz verdim deli sevdalara atmak için sabırsızlanan yüreğime.
Kalman için ömür boyu derinlerinde gözlerimin sızlatma duru bakışlarını!
Ne olur zorlama seni bitiren zihnimi.
Bıraktığın kırıntılarını yok etmişken sevdanın
Açma kollarını sana uzak bu bedene.

Değil miydin?
Sana deli özlemlerimi sunarcasına dokunuşlarımı iten!
Bir omuz sıcaklığındaki şefkatime sığınmayıp
Kurtulamayacağın boşluklara soluksuz dalıp giden!
Sadakat denizimde büyüttüğüm sevdama sahip çıkmayıp
Bir türlü çözemediğim o kahrolası suskun haykırışlarınla beni derbeder eden!

Peki şimdi…neden?
Dur! yeter..! yoruldum artık..!
Dedim ya söz verdim…
Tek başına özgürlüğün tadını çıkarmaya
Değer vermemeye fazlasını haketmeyen insanlara
Yüreğime söz verdim artık onu kandırmayacağıma yalan aşklarla…

Yitirmeden aşka olan saygımı
Çık git düşüncemden!
Sana tuzlu bedenim çok yorgun ve durgun…
Kalmadı takati yüreğimin!

Daha kaç yangın sönecek bu yürekte emin değilim…

Bu aşkı sen acıttın

Duvarlar değildi aşkımı haykırdığım…
Ya da sevda karası gezindiğim kaldırım taşları…
Ne gözlerinin yeşili çimenler,
Ne de Aralık ayazında güneşe soyunduğumuz sahil bankları…

Yüreğindi…
Bir türlü barınamadığım.
Gözlerindi.
Bakamadığım,her sevda şarkısında kilitli kaldığım.
Sözlerindi gözlerinden önce gelen,
Hançer misali ruhuma sapladığın…

Duymak istemedin sana çırpınışımı,
Boğulurken derinlerinde yosun yeşili gözlerinin
Uzanamadı pamuk dokunuşunda ellerin…
Girdabında kaybolan çığlıklarım,
Dipsiz kuyu karanlığındaki bakışların,
Ötesi olmayan buruk serzenişlerime karışan
Sessiz sedasız bekleyişlerim…

Sen görmek istemedin!
Geçmek istemedin yüreğine uzanan köprülerimden,
Yıkıyorum şimdi.
Yerlebir ediyorum…
Sana ait sahip olduğum ne varsa
Kalsın istemiyorum; hayalin bile…

Çok acıttın,
Çok acıdım.
Ne sana ne de bana
Sana sarhoş aşkıma…

Sana Yazdım

Sana yazdım yüreğimi
İçine seni hapsettiğim
Tek göz penceresinden
Dünyaları verdiğim
Tutunup ta demir parmaklıklarına
Yüreğine müebbetim dediğin…

Sana yazdım şiirlerimi
ve aramadım ne ölçü
ne kafiye ve ennihayetinde
bir başlık…
Başı sen sonu sen şiirlerim
ve içinde senden ibaret biriktirdiklerim…

Sana tutundum düşerken
Hayatın ince çizgisinden
Sana uzattım ellerimi…
Teslim ettim bedenimi
Birbirine bahşedilmiş ruhlar misali…

Tanrıdan seni diledim senden önce
Dualarımda sendin her hece…
Beklenen gönül misafirim
Varlığını dualarımla beslediğim

Sensizliği yaşamak en son dileğim….

Ölüm kadar zordu gözlerin
Ne benim oldular, ne aklımdan çıktılar.
Son kadehlerim oldun bazen
Bazen yeni bir sigarayı yakış sebebim
Şimdi ellerinden uzak olduğum kadar uzağım kendimden,
Hiç bitmemiş siyah beyaz bir puzzle gibi hayat
Parçaları birleştirmeye korkuyorum
Bitince sen çıkarsın diye titriyor ellerim.
Ölüm kadar zordu ellerin
Ne benim oldular, ne aklımdan çıktılar.
Ayrılık şarkıları oldun bazen
Bazen buralardan kaçış sebebim
Şimdi beyazlar dans ediyor saçlarımda
Seyretmediğim siyah beyaz bir film gibi hayat
Seyretmeye korkuyorum
Bitince sen çıkarsın diye dinmiyor gözlerim
Ölüm kadar zordu gidişin
Ne benim oldun ne aklımdan çıktın…

Ben seni sevdim sen onu

Cebimde ölüme meydan okuyacağım kalemim her saniye vuslatı özletir,
Hüzün doruklarını tırmalayan bir ses yürekleri (ser)inletir,
Tüm iğrelti duruşlarım sergilenir asumanlarda asilce
Arzularımı kırBaçlıyor şehla bakışlar aynamda seni gösteriyor göz pınarlarımda
Gözyaşlarımı saklıyorum kimsecikler anlamasın diye
SinEme çekiyorum aşkın odunu mahzenimde
Kimsecikler görmesiN, aşk cemresinde ipimi çeken cellâdı
Ve kimSe izimi takip ederek üzerime gelmesin!…

GölgemdEn korkmuyorum artık

GözleriNi arkaya çevirmeden ağıt yakıyorum /sessİzce/usulca/
Yoluyorum saçlarımı,
Ölüm kokan Satırlara döküyorum mürEkkebimi /gözyaşlarımı/ Çığlık çığlığa aksın düşlerim yüreğime
Acılarım tazeliğini korusun her daim /yaksın/kaVursun/

Karanlığı korkuttuğumdan beridir uğramıyor yanıma,

Gözlerim her tarafı ayDınlatır oldu
Gök kubbe her taraf aydınlık /her taraf seher vaktİ/
Izdıraplar kusuyor aşka gebe yüreğim, tüm doğurganlığıyla
SusMaların başladığı uçurum kıyılarında un ufak ediyorum aynamdaki kehanetleri
Darağacına asarken umudu, Ta süveydamdan vuruluyorum…
Aşk saçasedefleri gördükçe çıkaramıyorum süveydamdan hançeri
Kan revan halinde sürgüne adım atmanın hazzını yaşıyorum
Mehtapta serzenişimi anlıyor vaktiyle dağları delenler!
/Ferhadlar/Mecnunlar/aşka varanlar/

Hafakanlar çıkamıyor düşlerimin önünde

Geceleri yaStıkların üzerinde korkulara meydan okuduğumdan beridir
/Tırmalıyorum/haykırıyorum/ şah damarıma iliştirdiğim bıçağı boşluğa savurarak
Dipsiz kuyularda hedefe nişan alıyorum
Umudu kemirmeyi bıraktım artık, anaforlara galebe çalan sesleri işitmiyorum
Duman duman içimE çekiyorum maviyi /nefesi/
Çığlıklarım yoldaşım /yoldaşım acılarım/

TurNaları mı beklemeliyim bilmiyorum,

Bildiğim, çarmıha gerdiğim yaşlarımın sürgüne gitmemin habercisi olduğudur!

Mahşer vuslata gebe,

Çığlıklarım yoldaşım /yOldaşım acılarım/
Aynam, ölüme meydan okuyaN habercim!…
Kalemim, düşlerimi kuşatan, süveydama saplanan hançerim

Umudumsa…

Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan.
Bırakıp ardında hayatın anlamlarını.
Yol almalı kendi bilinmezliğine doğru,
Hep ağır gelir ama doğruyu söyler yürek..
Güneş batmadan aşmalı bu yüzden,..
Hasretin yamaçlarını..

Vakti geldiğinde gitmeli insan .
Unutup tüm amaçlarını.
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan,
Uzanıp sevda kıyılarına sarılmalı güneşe.
Günlerce yatmalı, günlerce kalmalı,..
Yıllarca yanmalı.
Yakmalı hasretin her çeşidini.
Savurup küllerini denize.
Kaçmalı.

Vakti geldiğinde gitmeli insan.
Öte diyarlara uçmalı.
Gelip oturmuş yüreğinin tam da ortasına..
Durup, gitmeSede , duymaz..
Duygu kimin?, sevda kimin?
Ezilmiş altında kanayan yürek kimin?..
Durdurup, bak desen bakmaz.
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan.

Ne güzelde bakıyor güneş sımsıcak,
Yüzü gülüyor aynasında tüm şehrin.
Bu neyin manasıdır ki;
Birazcık naz yapıpta dur diyemiyor yüreğin.
Havası kapkara olmalı artık,
Kalbi siyaha boyanmış bu şehrin.
Ekmeği kara , suyu kara,

Vakti geldiğinde gitmeli insan.
Bırakıp yüreğini uzaklara.
Her şey durulur belki ve vurulur sevgin,..
Kaybolur hasret yok olursun sen.
Ağlamak sızlanmak fayda etmez artık
Çevirip gözlerini arkaya bakmak olmaz
Sığmıyorsa için içine olduğun her an.
Öyle bir başına kalmak olmaz.

Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan.

Acıdan ölürmü insan?

Acıdan ölürmü insan?
Düşünür oldum ben
Eğer seni kaybedersem
Yaşaya bilir miyim ben
Bir başıma sensizliğimde
Nasıl nefes alabilirim ben
Seninle gündüzleri paylaşamazken
Nasıl dayanırım gecelere ben
Ve o gecelerde sen
Neredesin bilirken ben

Acıdan ölürmü insan?
Ölürmüş anlayacaksın
Bir gün alacaksın haberimi
Duyacaksın son nefesimi verdiğimi
Sensizliğimle kayıp gidişimi
Bu dünyadan bir yıldız gibi
Bir dilek tut işte o zaman
Tüm sevenler âşıklar için
Dileğin kavuşmak olsun
Ayrılıklar sevenlerden uzak olsun

Acıdan ölürmü insan?
Ölür göreceksin
Ve…
Çok geç olacak ama öğreneceksin..

S u s…!!!
İ ç i n e g ö m .
Ne bugün, ne de yarın
Yaşayamadıkların
Artık anıların
Tüm yaşanmışlıkların…

Verme artık almadan
Büyüdükçe gördün,
İnen maskelerin ardından
Gerçek yüzlerini insanların

H a k e t m e d i n ..!
A m a y a ş a t t ı l a r
H a k e t m e d i k l e r i n i …
Ö ğ r e n e m e d i n
B i l e m e d i n
O n l a r g i b i o l a m a d ı n .
O l a m a z d ı n …

Kendine yeni bir yaşam hazırla
Yürü, arkana bakma,
U m u r s a m a..!
Yaşananlar ders olsun sana
Her kışın sonu bahardır
U n u t m a …

Sakla acılarını ey..! kalbim
Gülümse acıyan yanına
Yorgun olsanda
A r t ı k s e n d e y a ş a …….

27 Haziran 2009 Cumartesi

Aldım elime kalemi, boş bir sayfa buldum sen’li yazılarımın arasında…
Yalnızlığı beklemeye koyuldum, beyaz düşlerime esir olan karanlık odamda…
Geldi, sensizliğin çarpıcı boşluğunda..
Nefesim daraldı, yuttum içimde her ne varsa…
Dört duvar dillendi sessizliğimden!

Sustu yakarışlar…
Taştı sessizlik içimden…
Kelimeleri karanlığa bıraktım hissedilebildiğince!
Ben konuştum, ‘o’ dinledi…
Ansızın, sustum… Sessizliğini dinledim..
Dinledikçe,
Sevdim sonu çığlık olan yalnızlığı..

Sarıldım kuytu gecelerde bir tek o’na…!
Ne bir şikayet ne bir bıkkınlık..
Sevdim gecelerimde, adı yalnızlık olan, sessiz çağrını…
O’na rehin bıraktım ruhumun derinliklerini..

Yine yalnızlığa alabildiğine konuştuğum bir gecede,
Hayallerim düştü gözlerimden birer birer..
Yüreğimi gördüm karanlığın en ücra köşesinde..
Lime lime oldu gözlerimin önünde..
Tutamadım..
Yetişemedim yüreğime!

İşte o gece, yalnızlığa yakardım sayfalarca..
Ben konuştum..
Yine ‘O’ dinledi..

Öyle sessizdi ki..
İsyana meyilli sorularıma, cevap olamadı yalnızlığım..
O sustukça, ben haykırdım çaresizce..
Olmadı..
Sensizliğe çare olamadı…

Duvarlarım yıkıldı benliğimin üzerine..
Nefesim daraldı, bu kez acıyla…
Yutkundum, her kelimeyi yüreğime batırırcasına!
Sebebim oldu, her hecesi yüreğimi yakan kelime…

Yalnızlığı, yalnızlığa anlattım gecelerimde…

Pabucu dama atılmış hayallerime ağladım karanlığın yaralayıcı boşluğunda

Zaman geçiyor…

Oturduğum yerden kalkmayışımın üzerinden de çokça zamanlar geçti.

Ömrümün hangi anında takılı kaldığımdan dahi bihaber zamanlardayım.

Suskunluğuma neyin ses olabileceği konusunda da herhangi bir fikrim yok.

Kendine bile yabancılaşmaya başlamış bir kitleyim. “Kitle(!)” Evet, evet, ötesi yok. Ruhumun şimdilerde soluğu kesik.

Mantık…

Şurada bir köşede olacaktı. Zamansız lazım olur diye hep saklarım bir köşede. Bu yüzden belki beni kırdıklarında gözümden yaş akmıyor. Bu yüzden belki duygusuzlaşıyorum yitiklerimde bile.

Konuşmak istemiyorum…

Başımda yedi baharın sarhoşluğunda kelebekler, kanat çırpıyor. Başım dönüyor bu yaşama hevesinden benim.

Bir yerlerde incinmişlik var sanki de, zanlı kim? Buralarda düşleri kanlı birini gördünüz mü?

Kırık’ım.

Bir cellât bana yakınlardan el sallıyor!

Ama…

Dur daha, çok işimiz var[dı].


aşk şiirleri

Ben Sana Mecurum

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih’te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.

Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.

Attila İLHAN


aşk şiirleri

Anlatamıyorum

aşk şiirleri

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum

Orhan Veli KANIK

26 Haziran 2009 Cuma

Tahirle Zühre Meselesi

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.

Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Nazım Hikmet RAN


aşk şiirleri

Gözlerin

Gözlerin gözlerin gözlerin,
ister hapisaneme, ister hastaneme gel,
gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte,
şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte
Antalya tarafında ekinler seher vakti.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
kaç defa karşımda ağladılar
çırılçıplak kaldı gözlerin
altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak,
fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün
sevinçli bahtiyar
alabildiğine akıllı ve mükemmel
dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa’nın
ve yaz yağmurundan sonra yapraklar
ve her mevsim ve her saat İstanbul.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
gün gelecek gülüm, gün gelecek,
kardeş insanlar birbirine
senin gözlerinle bakacaklar gülüm,
senin gözlerinle bakacaklar.

Nazım Hikmet RAN

aşk şiirleri

Seni Seviyorum

Seni seviyorum yeni doğmuş bir bebeğin şaşkınlığıyla,
Seni seviyorum her sabah yeniden açan bir gülün tazeliğiyle,
Seni seviyorum elimde camdan bir şey gibi,
Seni seviyorum dünyanın güneşe hayranlığı gibi…
Kalbim şaşkın, sevgisi hep taze, kaygısı yokluğun,
Varlığı hep SENsin.

Derya ÇİFTÇİLER

aşk şiirleri

Akşam Vakti

Neden öyle sessiz duruyorsun öyle?
Şarkın mı tükendi dersin, biten günle,
Yoksa gün mü bitti şarkınla beraber?

Çığlıklar, içinde can verdiği bu an,
N’olur, gözlerine geceler dolmadan,
Bana altın gibi bakışlarını ver…

Cahit Sıtkı TARANCI

aşk şiirleri

İlk Aşklar

Felek ne kadar kahretse kalbimize,
Zaman zaman hatırladığımız olur,
Hangi dilber ilk aşkı tattırdı bize;
Bir bahtiyarla yaşadığımız olur.
Ah o yaz gecesi, o mehtap, o havuz!
Balkonundan gül atan cömert sevgili!
Aşkınla deli divane olduğumuz,
Sarmaşığa tırmandığımızdan belli.
Belki bugün bu yaşta tekrar olunmaz,
İlk aşk gecesinin masum yeminleri,
Fakat nerde ilk öpüşün verdiği haz?
Saadet bilmiyorum o hazdan gayri.

Cahit Sıtkı TARANCI


aşk şiirleri

Gözyaşlarımla Islandım

Yine gecenin bir yarısı,
Aklıma takıldı gözlerin.
Adını andım durmadan,
Sızlasa da yüreğim.
Unutmayı düşünmedim,
Ağlasa da gözlerim.
Yağan yağmura nisbet misali,
Gözyaşlarımla ıslandım…

Derya ÇİFTÇİLER
aşk şiirleri

25 Haziran 2009 Perşembe

Geçmişi Unutuyorum

Senden öncesi yok
Seninle mutlu oluyorum.
Güneşin böyle doğduğunu
İlk kez görüyorum.
Kuşlar bir başka ötüyor
Doğayı dinliyorum.
Senden önce hayat yoktu
Geçmişi unutuyorum.

Özlem Bogner

aşk şiirleri

Seni Seviyordum

aşk şiirleri

Seni seviyordum ve senin haberin yoktu.

Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına
düşüşü ve burnun herkesten başkaydı işte.
Güldüğün zaman yukarıya bakardın. Yukarı kalkan
başın ve gülen gözlerin vardı, ne güzeldiler

Sen bilmiyordun, ben seni seviyordum.

Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler. Duvarlara,
vitrin camlarına kaldırımlara çarpıyordu. Geri döüyordu
çoğalarak. Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum
herşeyi, her şeyi erteleyişim oluyordun. Kalp ağrısı
oluyordun, birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun.
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk. Döemeçler geçiyor,
köprüler göze alıyor ve bazen tekin olmayan suların
üzerinden atlıyorduk. Cesurduk Ufuk çizgisi maviydi,
gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller.

Ben seni seviyordum, bilmiyordun.

Sevinçlerim oluyordun arasıra, sen hiç bilmiyordun.
Sonra herhangi biri oldun. Bütün sevinçlerim bittikten
sonra yağmurlar yağdı serin haziran akşamları
Sonra bir gün uzaktan gördüm seni. Saçların
bana inat, başın her şeye meydan okuyarak.
İşte yine aynı Kalbimi acıttın. Her zamanki gibi.
Değiştik sanıyordum.

Ve sen yine bilmiyordun.

İclal AYDIN

Duyuru

aşk şiirleri

Sefil bir nazara geldim nargile içinde duman
Baharsız sevişme edasındayım kimsesiz
İzah edemiyor durumumu hiçbir argüman
Ya bitir bu gelişmeyi kökünden
Ya da kısa dalga birşeyler çalınsın
Yine eskisi gibi radyolarda
Hani megahertz filan bazı sırlar veriyordu
Metalik sesleri ve bordroları olan saygın adamlar.

Aşk yasaklandı artık halka açık yerlerde
El tutmak yol açıyor diye hesapsız susmalara
Kaldırdık tüm tutuşmaları
Yasak kelime oyunu yapmak
Yalan söylemek mecburi
Ve serbest ayyuka çıkmak
Artık yağmur sonraları toprak kokmak yasak
Tomurcuklanmak günah
Ve bir insan gözü yüzünden yüz gün art arda uyumamak
Kimse ölmesin diye kimsenin aklında
Her sevdalı verdiği sözü geri alacak
Güneşi, ayı hatta hiçbir tabiat olayı
Şahit gösterilmeyecek hiçbir sevdaya
Ne deniyorsa ona atacak kalp
Ve süresi yirmidört saate çıkarılacak
Meskûn mahalde ağlamanın…

“Ne verdin de ne istiyorsun” yazacak ilkokul fişlerinde
Ve her gün
Her sevişmede
Veresiye değil
Peşin satan kazanacak.

Yılmaz Erdoğan

Aşk Anlatılmaz Yaşanır

seni tanımasaydım
tüm türkiye tanıyacaktı beni
sana aşık olmasam
kim tutacaktıki beni
en güzelini çekecektim filmlerin
aşkı anlatacaktım herkese
oysa şu halime bak
en sancılısını yaşıyorum aşkın,
zamanın yorgun düşüp durduğu yerde.
şimdi deli diyorlar bana
arkamı dönünce, sırtıma
fırlatılan gülüşlerden anlıyorum
sonuncu olduğumu hayat denen yarışta
ben son kulvardada geçerdim hepsini
ama…
aşk anlatılmazmış meğer filmlerde.

aşkı bir kızın elinden tutmak
bir kuytu köşede öpmek
en güzel çiçekleri derip
onun yumuşaçık ellerine vermek
mektuplar yazıp kokulu kalemle
zarfın üstüne kalpler çizmek
saatlerce gözünün içine bakmak
sanırdım eskiden…
şimdiyse yaşıyorum ben aşkı
tüm damarlarımı yakıp geçiyor
aldığım her nefes oluyor
ritmine uyuyor kalbim her atışta
bakışlarımda bir derinlik var şimdi
herşeyde seni görüyorum
ellerim titriyor adını yazarken
dilimde dolanıyor şimdi
adının geçtiği her cümle
uykular çoktan bıraktı gitti beni
gecelerse şimdi zindan
ben böyle bilmezdim aşkı
bu kadar acıtacağını bilsem
oynamazdım ben bu oyunu
söker atarım şimdi bu kalbi
ağlıyorum işte
akıp git ne olur gözyaşlarımla
rüzgar alıp gitsin seni uzaklara.

hayat kısa derler, inanma
ben aşık olalı yüzyıllar oldu
yolun yarısındasın daha dediler
yalan dostum, yalan
ben çok gittim geldim bu yolları
bir son adımı atmaya korktum
yoksa bu kalbi söküp atacaktım
döndüm yine başa
yürüyorum işte.. yürüyorum..
yürüyorum yürünmesi gereken yerlere
hani uzaklarda varolduğu söylenen
kimsenin gitmeyi göze alamadığı yerlere
gidilmesi zor yolların vardığı yerlere
masallarda anlatılan kaf dağından öteye
simurgun ülkesine, kaybettiğim umutlarıma
yürüyorum işte bilinmeze.

gözlerinin içine değil
baktığın yerlere bakıyorum
haytın anlamını arıyorum,
baktığın yerlerde
seni anlamaya çalışıyorum
düşüncelerini okumaya çalışıyorum
beni yakan bakışların arkasına
gizledin kendini biliyorum
ama bir tek fotoğrafına bakıp
anlaşılmıyorki tüm bunlar
eski hatalarını unuttum
sana aşık olduğum günden beri
boş bulundum o gün besbelli
yoksa ben aşık olacak adammıydım
hiç hesapta yoktun sen
tüm türkiye tanıyacaktı halbuki beni
albümde sararmış gitmiş bir fotoğrafta
gömülecek bir adammıydım ben

nasıl anlatıyım sana bilmem ki
seni seviyorum demek yetmez
seni seviyorum demekle
anlatılıyorsa sevmek
unut gitsin sevmiyorum ben seni
tarif edilemeyen, anlatılmayan aşk
nasıl ifade edilirki kelimelerle
bir bulsam nasıl anlatılacağını
gelip dayanacağım kapına ansızın
ahhh…ah..
birde bilsem şu dünyada
hangi kapı senin.
postacılara sordum bilmiyorlarki adresini
seni anlatıyorum şimdi bir güvercine
sana söyleyemediklerimi yazıyorum bir bir
bir beyaz güvercin gelip ellerine konarsa
bir mektup var demekki benden sana
kahretsin, giden kaçıncı güvercin
halâ bir haber yok senden
komşuları dolaşıyorum hergün
“bana bir mektup gelecekti
yanlışlıkla size gelmesin”

yazdığım senaryoları
yakıyorum şimdi bir bir
içinde sen yoksun diye.
seni anlattığım senaryolarıda
yakıyorum bir bir
kıskanıyorum seni anlasana
yazılmıyorsun ki kalemle kağıtlara
yazılacak olsan severmiydim
sanıyorsun kız seni.

anlatamayınca sevdiğine duygularını
çalmalı mesela şairlerin şiirlerini
okumalı sevdiğine insan, ben yazdım bunu diye
şairler değilmi zaten
seviyorum deyince, insanı
mecnun ilan eden yada sen leylesın diyen
her sevgili leyle ile mecnunsa
düşünmek lazım uzun uzun
neden ayrılıyor sevenler bir ayda
bir ömür değilmiydi sevda şiirlerde
çalmak lazım bu şairlerin şiirlerini
yakmak lazım onları mum alevinde
en acısı bu onlar için
nede olsa şiirleri evlatları değilmi onların

eskiyince renkleri uçar gider filmlerin
o niyetle izledim ben, siyah-beyaz filmeleri
solmamalı aslında filmlerin renkleri
boyadan çalmamalı aslında yönetmen,
senaristin hikayesini rengarenk boyarken
yönetmeli insan hayatını
uzun metrajlı olmak zorunda değilki her hayat
kısa metrajlı filmede sığdırmalı insan kendini

toplamalı insan sevapları ne kadar
çıkarmalı bazende
beyninde biriken düşüncelerin çürüklerini
bazende bölmeli kalbini, paylaşmalı
çarpmalı duvardan duvara günahlarını
ben anlatmayı başaramadım şiirle aşkı
bir kaç rakamla mezar taşları bile
anlatmışken hayatı.
matematikle anlatmayı denemeli birde aşkı
ayrılıklar beşin karekökü mesela
yada böl dörde yaşadığın yılları
ilbahar-yaz, sonbahar-kış
eşittir ölüm.
en basiti aşk dostum
bir seve kalp bir seven kalp daha
eşittir aşk.

yazdıkça uzuyor cümleler
yani kirletiyorum bembeyaz bir sayfayı
beynimdeki tüm zehirli düşünceyle
durun okumayın gerisini
zehirliyorum sizide istemeden
gelmesin istiyorum şiirlerin sonu
belkide anlatıveririm sanıyorum
şu karanlık harflerle tüm çıplaklığıyla aşkı
aşk anlatılmazmış meğer
cesaretin varsayaşarsın herşeyi
fırtınalarla yoldaş olursun
yağmurlarla birlikte düşersin dünyaya
yeni açmış bir çiçeğin tam üstüne
damlalara bölünür yüreğin,
bir damlası kırmızı yaprağına
bir damlası dikenine, bir gülün
yorulursan, korkarsan, bıkarsan
yada terkedilirsen ansızın
söker atarsın yerinden bu kalbi
ama sakın bana aşkı anlatmaya kalkma
çok dinledim, çok söyledim yani denedim
yazdım sayfalarca, kır gitsin kalemleri
sadece yaşanırmış bir ömür
aşık olmak anlatılmazmış meğer

Düşünceyüreği

Aysel Git Başımdan

Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Aysel git başımdan istemiyorum
Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın
Hiçbir dakikamı yaşayamazsın

Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Benim için kirletme aydınlığını
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim
Ya ölmek ustalığını kazanırsın
Ya korku biriktirmek yetişini
Acılarım iyice bol gelir sana
Sevincim bir türlü tutmaz sevincini

Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ümitsizliğimi olsun anlasana
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Sevindiğim anda sen üzülürsün
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
İçinden bir gemi kalkıp gitmemiş
Uzak yalnızlık limanlarına
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
Sakin başka bir şey getirme aklına

Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Aysel git başımdan seni seviyorum…

Atilla İLHAN

Kim incitti kadife yüreğini,
Kim kıydı o güzel gözlerine,
Hiç mi değerini bilemedi sevginin?
Sen ki bir su tanesi kadar,
Narin, ince ve şeffafsın.
Kimi zaman gökkuşağı gözlerin,
Kimi zaman bulut dolu.
Kırık kalpli su tanem benim
Sana kıyan acımasız yürekler,
Görememişler eşsiz gözlerini,
Hissedememişler bambaşka benliğini.
Kırık kalpli su tanem benim
Sen ki bir su tanesi kadar,
Narin, ince ve şeffafsın.
Değerini bilemeyen acımasız yürekler,
Sensizliği hiç bir zaman göğüsleyemeyecekler…

Derya ÇİFTÇİLER

aşk şiirleri

Aşk şiirleri

aşk şiirleri

Arkadaşlar şiir sitemiz an itibarı ile açılmış bulunuyor, 25 haziran 2009 tarihinde açmış bulunuyoru.

Herkesi bekleriz.Hayırlı uğurlu olsun.

;;